MİKRO DÜNYA - örümcekler, böcekler, kelebekler, mantarlar

 

Mantarlar mı? Zehirlidir, aman uzak durun!

Doğaya olan ilgim mantarların güzelliğini farketmem ve onları ormanda aramanın ne kadar keyifli olduğunu tecrübe etmemin ardından aktif olarak hayata geçti diyebilirim.  Evet farklı farklı şekil, renk ve yapıda mantarlar, sisli ve puslu havaların ardından bir gecede ortaya çıkarlar. Ben de bildim bileli sisli-puslu havaları sevmişimdir ya, yanlış anlaşılmasın kurtluğumdan ileri gelmez bu özelliğim, sadece bende farklı hoş duygular uyandırmıştır bu hava durumu.

Meşhur David Arora'nın bir kitabında yazdığı gibi (aşağıdaki paragraflar sözkonusu kitaptan alıntıdır);

Arkadaşlarınızla bir akşam yemeğinde sofraya doğadan topladığınız mantarlarla geldikten sonra arkadaşlarınızın tedirgin fısıldaşmalarının ardından birer birer akşam yemeği için köşedeki restorana gideceklerini bildirmeleriyle sofrada tek başınıza kalıp nefis mantarları tek başınıza tatmak zorunda kalabilirsiniz. Mantarlar tehlikeli midir? Elbette, bakın ne gibi tehlikeler sizi bekliyor:

- Mantarseverler doğaya çıktıklarında bitki ve çiçeklerin yaydığı polenler nedeniyle zor durumda kalabilirler, hapşırma ve tıksırma, gözlerin kızarması ilk belirtilerdir.

- Son dönemin meşhur konusu keneler ve boletivoresler (boletus avcıları) yine mantar severler için diğer büyük tehlikelerdir. Özellikle boletivoresler sonbaharın gelmesiyle yağmurların ardından ormanlık alanlarda ortaya çıkarlar. Grup olarak kendilerine has özellik ve davranışlarıyla tecrübeli bir gözlemci tarafından arazide kolayca ayırt edilirler. Genel görünüş olarak rengi solmuş, kirli-çamurlu,  perişan bir haldedirler. Şapkaları (the caps) çeşit çeşittir, konveks (convex), düz (flat), basık (depressed), yukarı kalkık (uplifted), aşağı eğik (deflated) veya şişkin (inflated), şapka yüzeyi ise kimi zaman kuru (dry), pürüzlü (tomentorous) veya düzgün (smooth) ve bir parça nemli (wet) olabilir. Etleri (flesh) normal olarak solgun, hırpaladığınızda moraran (when bruised, becoming blue), kesildiğinde kırmızı bir sıvı çıkaran (red latex) yapıdadırlar. Gövdeleri (stalk) etli, şişkin ve de kıkırdaklıdır (cartilaginous) ve genelde eğik (bent) vaziyettedir. Kokuları (odor) ise bireyden bireye farklılık gösterir, tatları (taste) hoş değildir (unpleasant) ve spor izleri (spore print) belirlenemez (en azından normal metotlarla!) Boletivoresler kesinlikle  belirli bölgelere hastırlar (terrestrial) ve çeşit çeşit ekipmanlarla donanmışlardır; uzun düzgün bir sopa, yırtıcı-açgözlü bir çift kuvvetli göz, geniş bir sepet veya kova olmazsa olmazlardır.

Bilinen iki türleri vardır ve bunlarla ilgili anahtar tanımlama için aşağıdaki sorgulamayı yapabilirsiniz (key to boletivores):

1. Yaklaştığınızda sinsi ve gizli bir şekilde geri çekilip, gözden kaybolanlar  ..................Boletivorus clandestinus
1. Yaklaştığınızda size doğru ilerleyip cüretli bir şekilde tepki verenler ..........................Boletivorus  brutalosipes

Boletivorus clandestinus  her iki tür içinde daha yaygın olandır. Gizemli doğasına ilave olarak, (tabii eğer farkettirmeden yanlarına yaklaşma şansına erişirseniz) büzülmüş, ısrarlı ve kalıcı eğik gövde duruşlarıyla onları kolayca tanıyabilirsiniz. Düzenli veya kısa süreli duruşlarla ilerlerken el ve kollarını aşağı yukarı hareket ettiren, çimeni-yaprakları karıştıran ve de zaman zaman tutarsız kopuk yürüyüşleri ile oldukça etkindirler. Yine çaktırmadan sürünerek yaklaşma imkanı bulursanız muhtemel avları için çıkardıkları zor duyulur garip sesleri, hafif sevinç çığlıkları veya kaba-agresif tabirleri ile size tanıdık bir dili çağrıştırabilirler. Bu tür ormanda tek olarak veya gruplar halinde ancak daima bir patika ya da yola yakın bölgede ortaya çıkar. Genellikle civarda bir adet paslı bir pick-up ya da station araç parkedilmiş olarak duruyordur. Aracın yakınında kümeler halinde atılmış, kurtlu sap veya şapkalardan, gözenek (tubes) artıklarından oluşan yığınları gözlemleyebilirsiniz. Bu yığınlar bölgedeki muhtemelen yakın zamanda yapılmış bir boletivores aktifliğini ispat eder.